İnsan gibi davranan robotlar, satrançta dünya şampiyonlarını alt eden bilgisayarlar, sürücüsüz araçlar, chatbotlar… Yapay zeka, gündelik hayatımızın pek çok alanına sirayet etmiş durumda. Teknolojinin süratle ilerlediği dünyamızda yapay zeka sağlık, çalışma hayatı, eğitim, savunma sanayi gibi pek çok alandaki faaliyetlerimizi birinci dereceden etkiliyor. İnsanlığın işini kolaylaştırması açısından bakıldığında yapay zekanın pek çok soruna çare oluşturduğunu söylemek mümkün. Hatta onlarsız bir yaşamı düşünemez hale geldik bile denilebilir.
Makinelerin de tıpkı insanlar gibi düşünebileceği ve problem çözme yetisini kazanabileceği fikri sanattan bilime, pek çok farklı alanın konusunu oluşturmakta. Hayal dünyamızın sınırlarını zorlayan bu sorunsal, yüzyılın ortalarında ünlü matematikçi ve bilgisayar biliminin babası Alan Turing tarafından 1940’lı yılların ortalarında dile getirilmiş. İkinci Dünya savaşı sırasında Almanların enigma algoritmasını çözerek savaşın kazanılmasında büyük bir paya sahip olan Turing, “Makineler de insanlar gibi düşünebilir mi?” sorusunu pratiğe döken çalışmalarıyla adını duyurdu. İşte yapay zeka kavramı da bu soru üzerine şekillendi.
Yapay Zeka Uygulamaları
Yapay zeka uygulamaları makinelere insan gibi düşünebilme ve problem çözme yeteneği kazandırmak amacı ile düzenlenen çalışmaları içermektedir. Yapay zeka terimi ilk defa 1955 yılında John McCarthy tarafından ortaya atılmış bir terim olarak karşımıza çıkar. İlk yapay zeka çalışmaları, satranç gibi oyunları oynayabilen bilgisayar programlarını içerirken günümüzde yapay zeka şirketleri otonom olarak hareket edebilen araçlara kadar çalışmalarını geliştirmiş durumdalar.
Yapay zekanın üç ana türü bulunmaktadır. Bu türler yapay dar zeka (Artificial Narrow İntelligence), yapay genel zeka (Artificial General İntelligence) ve yapay süper zeka (Artificial Superintelligence) olmak üzere üç ana başlık altında kategorize edilmektedir. Yapay dar zeka, sınırlandırılmış çevre içerisinde önceden belirlenmiş hedefleri gerçekleştirmek üzere insan kabiliyetlerini kopyalayabilen yapay zeka türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapay genel zeka ise, yalnızca insan zekasının ve algılama kapasitesinin başarabileceği zorlu görevleri başarabilecek kadar karmaşık bilişsel görevleri başarabilen yapay zeka türüdür. Yapay genel zeka, daha önceden öğrenmiş olduğu ve kendi kendine öğrendiği becerileri kullanarak işlemleri gerçekleştirmektedir. Yapay süper zeka ise insan zekasının çok daha ötesinde işlemleri gerçekleştirebilen yapay zeka türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesi
Yapay zeka çalışmalarının kullandığı iki önemli çalışma ortamı bulunmaktadır. Bunlardan ilki makine öğrenimi, ikincisi ise derin öğrenmedir. Makine öğrenimi, makinenin daha önce elde edilmiş verileri kullanarak yeni verilere ve rasyonel sonuçlara ulaşmasını sağlayan alan olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer deyişle bilgisayar, elinde bulunan verileri kullanarak yeni sayısal veriler oluşturabiliyor. Böylece bilgisayar, makine öğrenimi sayesinde kendi kendine öğrenebilme yetisine kavuşmuş oluyor. Derin öğrenme ise algoritma ve büyük veri sistemleri kullanılarak insan müdahalesi olmaksızın çıktılar oluşturup cevaplar veren makine öğrenme tekniğidir.
Yapay zeka HOLISTIKA gibi biyometrik sistemlerde görüntünün iyileştirilmesinde, kimlik tespitinde, çeşitli sebeplerle bozulmuş izlerden kimlik doğrulaması yapılmasında ve en doğru adayın hızlı şekilde getirilmesinde kullanılmaktadır. Yapay zeka aynı zamanda uzaktan müşteri edinimi süreçlerinde, dijital insan chatbot süreçlerinde ve multimedya veri analizi süreçlerinde etkin olarak kullanılmaktadır.
Sizler de ürün sayfamızdan yapay zeka ürünlerimizi ve çözümlerimizi inceleyebilirsiniz.