Dominika Latusek’in editörlüğünü yaptığı Hakim Modern Çevrede Güven ve Teknoloji adlı kitapta, yüz ve sesin yüzyıllardır güven inşasının en önemli iki unsuru olduğu ve insan sesi olmaksızın kullanılan yüzün veya insan yüzü olmaksızın kullanılan sesin içgüdüsel olarak çekinceye sebep olduğu konu ediliyor..
Yine aynı kitapta Gong ve Nass deneyinden bahsediliyor. Deneye göre insanlar, bilgisayar tarafından hazırlanmış insansı bir yüz ve sesleri, gerçek insan sesi ve yüzü baz alınarak oluşturulmuş bir sisteme kıyasla daha az güven verici ve sentetik buluyorlar. Bu da sesli yanıt bazlı self-servis hatlarının ve NLP temelli sohbet botlarının firma imajınıza etki edebileceği ve işgücünden sağladığınız tasarrufu repütasyon noktasında kaybedebileceğiniz anlamına geliyor. Üstelik firma imajınız ve yetkinliğinize dair müşterilerinizde oluşan kanı, ufak maddi kazançlardan çok daha önemli.
Üçüncü Uluslararası Güven Yönetimi Konferansı’nda sunulan bildirilerden oluşan, Peter Hermann’ın editörlüğünü yaptığı bir diğer kitapta, insanlarla yüz yüze görüştüğümüzde onlara daha çok güvendiğimiz ifade ediliyor. Aynı kitapta bahsi geçen Zheng ve arkadaşlarının çalışmasında, telefon görüşmelerinin sosyal iletişimde etkili araçlar oldukları fakat yüz yüze görüşmeye kıyasla daha geç güven telkin ettikleri belirtilmiş.
Tüm bu bilimsel kanıtlar aslında yalnızca bariz olanı doğruluyor. Yüz kimliktir ve yüz gerçektir. Tavsiye edilen bir çalışan adayı, aileye yeni katılacak bir birey için güven eşiği “Arasın, konuşalım.” değil, “Gelsin, tanışalım.”dır. Önemli haberler vermek istediğimizde, muhatabamızın gözünün içine bakmak isteriz ve iç ortamda kalıp olabildiğince az insanla görüştüğümüz sosyal kriz durumlarında bu ihtiyaç daha da belirginleşir.